Türk Medeni Kanunu'nun 161 ila 184. maddeleri, boşanma sebepleri, boşanma davasının açılması ve yargılama usulü ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler içermektedir.
A. Boşanma Sebepleri
I. Zina (Madde 161): Zina, evlilik birliği içinde eşlerden birinin sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek başka biriyle cinsel ilişkiye girmesidir. Zina eden eşe karşı diğer eş, boşanma davası açma hakkına sahiptir. Boşanma sebebini öğrenen eş, bu durumu öğrendikten sonra altı ay içinde dava açmak zorundadır, aksi takdirde dava hakkı düşer. Ancak her halükarda zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmişse, dava açma hakkı sona erer. Zina olayını öğrenen ve eşini affeden tarafın dava açma hakkı ortadan kalkar. Affetme, açık veya örtülü bir şekilde olabilir ve affeden eşin daha sonra dava açması hukuken mümkün değildir.
II. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış (Madde 162): Eşlerden birinin diğer eşin hayatına kastetmesi, ona fiziksel olarak zarar vermesi veya onu onur kırıcı şekilde davranması boşanma sebebidir. Bu tür durumlarda, mağdur olan eş, öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde ve olayın gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde boşanma davası açabilir. Eşin affetmesi halinde dava açma hakkı düşer. Hayata kast, pek kötü muamele veya ağır onur kırıcı davranışlar, evlilik birliğinin temelinden sarsılması anlamına gelir ve bu tür durumlarda mağdur eşin boşanma davası açma hakkı vardır.
III. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme (Madde 163): Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işlerse veya haysiyetsiz bir hayat sürerse, diğer eş bu sebeple boşanma davası açabilir. Suç işleme, örneğin hırsızlık, dolandırıcılık gibi toplumsal açıdan kabul edilemez eylemleri içerir. Haysiyetsiz hayat sürme ise, sürekli olarak toplumun ahlaki değerlerine aykırı bir yaşam tarzı benimsemeyi ifade eder. Bu durumda, diğer eşin onunla birlikte yaşaması beklenemez ve boşanma davası açma hakkı her zaman saklıdır. Bu tür davranışlar, evlilik birliğinin devamını imkânsız kılar.
IV. Terk (Madde 164): Terk, eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla diğerini terk etmesi veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi durumudur. Terk süresi en az altı ay olmalı ve bu süre zarfında ihtar yapılmalıdır. İhtar, hâkim veya noter tarafından yapılır ve terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği belirtilir. Bu ihtar sonuçsuz kalırsa, terk edilen eş boşanma davası açabilir. Terk edilen eşin boşanma davası açma hakkı, ihtarın sonuçsuz kalmasından sonra doğar.
V. Akıl Hastalığı (Madde 165): Eşlerden biri akıl hastası olup da bu hastalık nedeniyle ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla boşanma davası açılabilir. Akıl hastalığı, diğer eş için evlilik birliğini sürdürülemez kılacak derecede ciddi olmalıdır. Bu durumda, akıl hastalığının geçici olmadığı ve tedavi edilemez olduğu belgelenmelidir. Bu tür bir hastalık nedeniyle diğer eşin hayatının zorlaşması, boşanma davası açma hakkını doğurur.
VI. Evlilik Birliğinin Sarsılması (Madde 166): Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Bu durumda, evliliğin devamı, eşler için çekilmez hale gelmiş olmalıdır. Davacının kusuru daha ağırsa, davalı açılan davaya itiraz edebilir. Ancak bu itiraz hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yarar kalmamışsa, boşanmaya karar verilebilir. Evlilik en az bir yıl sürmüşse, eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu durumda, hâkim tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığını belirlemelidir.
B. Boşanma Davası
I. Konusu (Madde 167): Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, boşanma veya ayrılık isteyebilir. Ayrılık, evliliğin sona ermesini değil, belirli bir süre için eşlerin ayrı yaşamalarını ifade eder. Boşanma ise, evlilik birliğinin hukuken sona erdirilmesidir. Eşler, ayrılık kararı yerine doğrudan boşanma davası açma hakkına sahiptirler. Ayrılık kararı, evlilik birliğini yeniden değerlendirme ve yeniden bir araya gelme şansı tanır.
II. Yetki (Madde 168): Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Bu düzenleme, davanın taraflara en yakın ve en uygun mahkemede görülmesini sağlar. Yerleşim yeri mahkemesi, tarafların yaşam alanlarına en yakın olan ve bu nedenle delillere ulaşmanın daha kolay olduğu mahkemedir. Ayrıca, birlikte oturdukları yer mahkemesi de yetkili kılınarak adil bir yargılama süreci sağlanır.
III. Geçici Önlemler (Madde 169): Boşanma veya ayrılık davası açıldığında, hâkim davanın devamı süresince gerekli olan geçici önlemleri re'sen alır. Bu önlemler, eşlerin barınması, geçimi, mallarının yönetimi ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkindir. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini korumak amacıyla bu önlemleri alır. Geçici önlemler, davanın sonuçlanmasına kadar geçerlidir ve tarafların ve çocukların haklarını koruma amacını taşır.
C. Karar
I. Boşanma veya Ayrılık (Madde 170): Boşanma sebebi ispatlanmışsa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez. Ancak dava boşanmaya ilişkinse, hâkim ortak hayatın yeniden kurulması olasılığını dikkate alarak ayrılığa da karar verebilir. Boşanma kararı verildiğinde, evlilik birliği hukuken sona erer ve taraflar tekrar evlenme hakkına sahip olurlar. Ayrılık kararı ise, belirli bir süre için eşlerin ayrı yaşamalarını sağlar.
II. Ayrılık Süresi (Madde 171): Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre, ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar. Ayrılık süresi içinde taraflar yeniden bir araya gelmezse, ayrılık süresi sonunda boşanma davası açılabilir. Ayrılık süresi, tarafların evlilik birliğini yeniden değerlendirme ve yeniden bir araya gelme şansı tanır. Ayrılık süresi bitiminde ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açma hakkına sahiptir.
III. Ayrılık Süresinin Bitimi (Madde 172): Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer. Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur. Bu, tarafların haklarının korunmasını ve adil bir yargılama sürecinin sağlanmasını amaçlar. Ayrılık süresi bitiminde, eşlerin birlikte yaşamaya devam etmemesi durumunda boşanma davası açma hakkı saklıdır.
IV. Boşanan Kadının Kişisel Durumu (Madde 173): Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Boşanan kadın, eski kocasının soyadını taşımasına yönelik olarak haklı bir menfaatinin bulunduğunu ispat ederse, mahkeme kararıyla eski kocasının soyadını taşımasına izin verilebilir. Boşanan kadının, eski soyadını kullanmaya devam etmesi, evlilikten kaynaklanan haklarının korunmasını sağlar. Kadının kişisel durumu, boşanma sonrasında da evlilik birliğinden doğan haklarının korunmasını amaçlar.
V. Boşanmada Tazminat ve Nafaka (Madde 174-178): Boşanma durumunda maddi ve manevi tazminat talep edilebilir. Maddi tazminat, boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zarar gören tarafça istenebilir. Manevi tazminat ise, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafça talep edilir. Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan tarafa bağlanır. Nafakanın miktarı, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre belirlenir. Tazminat ve nafaka talepleri, boşanma davasıyla birlikte veya boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde ayrı bir dava ile de istenebilir.
D. Boşanmada Yargılama Usulü (Madde 184)
Boşanma davalarında hâkimin rolü, delillerin değerlendirilmesi ve tarafların beyanları gibi yargılama usulleri düzenlenmiştir. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz. Tarafların ikrarları, hâkimi bağlamaz; hâkim, delilleri serbestçe takdir eder. Boşanma veya ayrılığın fer'î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz. Ayrıca, duruşmanın gizli yapılmasına hâkim tarafından karar verilebilir. Bu usuller, tarafların haklarının korunmasını ve adil bir yargılama sürecinin sağlanmasını amaçlar. Boşanma davalarında hâkimin rolü, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesinde kritik öneme sahiptir.
Yorumlar